******************************************************************
BU AKADEMİK BİR YAZIDIR.BİRÇOK KAYNAKTAN YARARLANILMIŞTIR.AKADEMİK DİL İÇERMEKTEDİR.
******************************************************************
MİTİN TOHUMLARINI ATTI
Osmanlı İmparatorluğu'nun son on yılına imza atan örgütlerden biri ve en önemlisi Teşkilat-ı mahsusadır. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin en seçkin fedai ve eylemcileri tarafından kurulan gizli örgüt, Meşrutiyet'in ilanında önemli bir rol oynamakla kalmadı, aynı zamanda İtalyanlar tarafından işgal edilen Libya'da, Balkanlarda ve Birinci Dünya Savaşı'nda inanılmaz bir direniş ve kahramanlık örneği sergiledi. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin yeraltı faaliyetlerinde pişmiş olan eylemcilerden teşkil edilen "Özel Teşkilat" 1913'deki Babıâli Baskını'nda da önemli rol oynadı. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin iktidar olmasıyla resmileşen ve uluslar arası nitelik de kazanan Teşkilat-ı Mahsusa, Hint kıtasından Afrika'ya, Orta Doğu'dan Balkanlara, Arap Yarımadası'ndan Orta Asya'ya uzanan İslam dünyasını Osmanlı etrafında birleştirmeyi amaçlıyordu. Teşkilat-ı Mahsusa'cılara göre Teşkilat, tanıdık bildik bir gizli servis, bir ajanlar topluluğu değildi. Onlar bir dava etrafında bir araya gelen, güçlerini ve yeteneklerini bu çerçevede birleştiren idealistlerdi. Onların tek gayesi imparatorluğu ayakta tutmaktı. Hangi etnik kökene ve dine mensup olursa olsun, imparatorluk sınırları içinde herkese yer vardı. Sömürge altında yaşayan Müslüman halklar kendi istiklallerini kazanmalı ve kardeş ülkelerle dayanışma içinde olmalıydı.
"30 BİN ÜYESİ VARDI"
Teşkilat-ı Mahsusa üzerine çok önemli bir çalışma yapan Amerikalı araştırmacı Dr. Philip Stoddard'un elde ettiği bilgilere göre, Teşkilat'ın Hilal olarak adlandırılan İslam dünyasının her yerinde faaliyet gösteren 30 bini aşan mensubu vardı. . İttihat ve Terakki, Trablusgarp Harbi'nden sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasını önleyecek tek çare olarak İttihat-ı İslam projesini devreye soktu. Bu proje kapsamında, başta İngiltere olmak üzere Fransız, Hollanda, Rus ve İtalyan sömürgesi altında yaşayan Müslüman ülkelerde İslam İhtilal Komiteleri kuruluyordu. Teşkilat-ı Mahsusa içinde çeşitli etnik kökenlere sahip idealist subayların yanı sıra yüzlerce aydın, şeyh ve din adamı yer alıyordu. Bediüzzaman Said Nursi'den Mehmet Akif'e, Dürzi prens Emir Şekip Arslan'dan Mısırlı Şeyh Abdülaziz Çaviş'e, Tunuslu Şeyh Salih Şerif et-Tunusi'den Libyalı Şeyh Ahmet es-Sunusi'ye, Hintli Muhammed Bereketullah Efendi'den Ebul Kelam Azat’a, Pakistan'ın ilk devlet başkanı Muhammed Ali'den kardeşi Şevket Ali'ye, İbnürreşid'den Şeyh Mehdi'ye pek çok ünlü isim Teşkilat'la bir şekilde ilişkiliydi.

"HER ŞEY OSMANLIYI KORUMAK İÇİN"
Teşkilat-ı Mahsusa'nın yapısı Osmanlı'nın etnik yapısını içinde barındırıyordu. Hepsinin ortak gayesi, imparatorluğu ayakta tutabilmekti. Kafkas kökenli Kuşçubaşı Eşref, Teşkilat'çıların bu yapısına dikkat çekerek, "Ben ne Dağıstan rüyalarını gören bir Çerkez, ne Arap, ne de Rum'dum; ben Türkçe konuşan Müslüman bir Osmanlıydım" diyordu. Fuat Bulca da, Teşkilat-ı Mahsusa'nın esas vazifesinin imparatorluğun ayakta kalabilmesi için bağlanılmış olan büyük davaları gerçekleştirecek şahsiyetleri teşkilatlandırmak olduğunu belirterek şöyle diyordu: "Türk İstiklal Savaşı ile ilk fiili neticesini veren, II. Dünya Harbi nihayetinde ise bütün dünyaya yayılan ve sayısı elliyi geçen müstakil devlet kurdurmuş olan milli uyanışların fikri oluşunda, bizim Teşkilat-ı Mahsusamız'ın büyük himmeti vardır."
"ENVER PAŞA'NIN EMRİYLE KURULDU"
Teşkilat-ı Mahsusa resmi olarak 1913'te Enver Paşa tarafından kuruldu. İlk başkanı Süleyman Askeri, İkinci Başkanı Ali Başhampa, son başkanı Hüsamettin Ertürk'tür. Esasında Teşkilat, büyük ölçüde Kuşcubaşı Eşref'in eseriydi. Teşkilat-ı Mahsusa ismini öneren Veteriner Rasim Bey'di. Kuşçubaşı Eşref'in de katıldığı bir toplantıda Rasim Bey, "Bu hareket, kendisine has bir teşkilata dayanıyor. Gayesi kadar, ona katılabilmenin şartları da belirli vasıflar ister. Öyle ki başka düşünce ve fikirde olanların bu düzen içinde barınabilmeleri imkansızdır. Bu lalettayin bir hürriyet mücadelesi de değildir. En tehlikeli sahalarda ve anlarda icab eden tedbirleri kendi şuuru ile benimseyen, mutlak müsavatın hakim olduğu, politikadan uzak bir vatan hareketidir. Bence ona en uygun isim Teşkilat-ı Mahsusa'dır" diyordu, Teşkilat kısa sürede benimsendi. Cemal Kutay'ın "Lavrense Karşı Kuşcubaşı" adlı kitabında yer aldığına göre Şam'da kolağası olan Mustafa Kemal, Kuşcubaşı Selim Sami'yi sahte bir mürur tezkeresi ile Teşkilat yapmak için İzmir'e gönderirken, yazdığı tavsiye mektubunda "Bizim Teşkilat-ı Mahsusa için.." diyordu.
"ATATÜRKÜ LİBYAYA GÖNDERENDE TEŞKİLAT-I MAHSUSADIR"
Halı tüccarı kılığında Mısır'a giden Mustafa Kemal'in ve diğer gerillacıların sahte kimlik ve pasaportlarının temin edilmesinden, ünlü Teşkilat-ı Mahsusacı Kara Kemal sorumluydu. Yani Mustafa Kemali gizli görev için Libya’ya gönderen de Teşkilat-ı Mahsusadır.

İttihat ve Terakki'yi İttihat-ı İslam projesine teşvik eden Trablusgarp'ın İtalyanlar tarafından işgal edilmesiydi. İttihat ve Terakki, iktidarın dizginlerini ele geçirdiklerinde bu projeye bel bağladı. İttihatçı eylemciler Libya'da kazandıkları tecrübeden Balkan ve Birinci Dünya savaşlarında da yararlanacaklardı. Enver Paşa'nın liderliğindeki Özel Teşkilat, Libya'da silah, cephane ve profesyonel asker kıtlığına rağmen, mükemmel bir gerilla harbini örgütleyerek, 200 bin kadar İtalyan askerini sahil şeridine kilitlemeyi başarıyordu. Trablusgarp'ta, sonradan çoğu Teşkilat-ı Mahsusa'cı olan ünlü isimler gerillacılık yaptı. Bunların başında Mustafa Kemal Paşa, Nuri ve Halil Paşalar, Ali Fethi Okyar, Kuşçubaşı Eşref ve Hacı Selim Sami, Kel Ali lakaplı Ali Çetinkaya, ilk tayyareci şehitlerden Sadık Bey, Çerkez Reşit Bey, Süleyman Askeri, Fuat Bulca, Yakup Cemil, Nuri Conker, Rauf Orbay gibi isimler yer alıyordu. Ünlü Masonlardan Ord.Prof. Mim Kemal Öke de yüzbaşı rütbesinde Derne cephesindeydi. Prof. Ayhan Songar'ın babası Nazmi Bey ve ünlü seyyah Abdurreşit İbrahim de Libya'ya giden gönüllü mücahitler arasında yer alıyorlardı.
"ENVER PAŞANIN EMRİ VE TEŞKİLATIN KAPANIŞI"
Enver Paşa 1918'de Teşkilat'ı Mahsusa'nın resmen tasfiye edilmesini istedi. Bunun yerine Umum Âlemi İslam İhtilal Teşkilatı'nı kurdu. İhtilal Teşkilatı İngiliz ve Fransız sömürgeciliğine karşı pek çok milli örgütü de çatısı altında topladı. Enver Paşa'nın ölümüyle örgüt dağıldı.

Enver Paşa 1918'de yurt dışına çıkmadan önce Teşkilat-ı Mahsusa'ya vekalet eden Hüsamettin Ertürk'ü çağırdı. Osmanlı yenilmişti. İttihat ve Terakki Hükümeti çekilmişti. Enver Paşa, Ertürk'e Teşkilat'ı resmen feshetmesini istedi. Ancak varlığı sürecekti. Silah ve cephaneler gizli depolara aktarılacaktı. Teşkilat'ın kadroları, gizli silah ve cephane depoları büyük ölçüde Milli Mücadele'ye intikal edecekti.
"Kimler gelip, kimler geçmiş"
Libya, Balkanlar ve Birinci Cihan Harbi'nde faal olan Teşkilat-ı Mahsusa ile ilişkili yüzlerce isim var zikrediliyor. Bunlar arasında Celal Bayar gibi Cumhurbaşkanları, Refik Saydam, Şükrü Kaya, Rauf Orbay gibi başbakanların yanı sıra bakanlık yapan Hafız Mehmet, Kara Kemal, İhsan Eryavuz, Behiç Erkin, Reşit Galip Aydın, Ali Çetinkaya, Kazım Özalp, Süleyman Şefik Paşa, Prof. Fuat Köprülü, Kara Said Paşa, milletvekilleri Fahrettin Erdoğan, Müfit Özdeş, Yenibahçeli Nail(Keçili), Filibeli Hilmi, Kara Vasıf, Fuat Bulca, Tahsin Uzer, Sabit Sağıroğlu, Nuri Conker, Ali Fethi Okyar, Halil Türkmen, Memduh Şevket Esendal, Halet Bey, Ubeydullah Efendi, İsmail Canbolat, Emrullah Barkan, Ruşen’i Barkın da yer alıyor.
*****************
"Farklı" Notlar
*Özellikle, sözde ermeni soykırımında rol oynadıkları söylenmiştir.Ancak bu tez son zamanlarda çıkan belgelelerle çürütülmüştür.
*3 kıtada oluşturulan hücreleriyle 40'tan fazla ülkenin kurulmasını sağlamıştır.Bu ülkelerden biri de Türkiye'dir.Kurtuluş savaşında, kapatılmalarına rağmen, önemli bir rol oynamışlardır.
*Örgütün iki kurucusu vardır.Enver Paşa'nın yanındaki ikinci kurucunun kimliği hala ortaya konulanbilmiş değildir.Bazı iddialara göre bu ikinci kurucunun soyu, Mit tarafından koruma altına alınmıştır.MİT'e alınan yada üst derecede korunan bu aile mensublarının yaşadıkları yer, kimlikleri vs. hiçbir bilgi verilmemiştir.Sadece CIA'in yaptığı araştırmada,Sapanca bölgesinde yaşadıklarına dair bulgulara erişilmiştir.
YAZAR:KUBİLAY SAYDAN
0 yorum:
Yorum Gönder